22 Mayıs 2014 Perşembe

Bazı Önemli Tarihsel Terimler ve Notlar

*** Bazı Önemli Tarihsel Terimler ve Notlar ***

Ulak: Osmanlı Devleti'nde devlet hizmetinde bir yerden başka bir yere gönderilen hızlı hareket edebilen haberciler.
Silahtar: Osmanlılar döneminde padişah, sadrazam, vezir gibi devlet büyüklerinin silahlarına bakan ve koruyan kimse.
İğdişbaşı: Osmanlı'da vergi toplayan ve şehir divanında halkı temsil eden görevli.
Camedar: Hükümdarın elbiselerinden sorumlu saray görevlisi.
Dar-ül Fünun: “üniversite” anlamında kullanılan sözcüktür . II. Abdülhamit’in iradesiyle kuruldu. 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürüldü.
Darülmaarif : devlet memuru yetiştiren bir okuldu. bugünkü lise seviyesinde idi ve 1849 yılında açılmıştır.
Mekteb-i mülkiye: 1859 yılında açılmıştır. Kaymakam ve nahiye müdürü yetiştiren bu okul bugünkü siyasal bilimler fakültesinin temellerini oluşturmuştur.
Galatasaray Sultanisi: Osmanlılar zamanında batılı manada öğretim yapmak için lise seviyesinde açılan ilkokul.
Sanayi-i Nefise Mektebi, 1 Ocak 1882'de kurulmuş Paris'te hukuk ve resim öğrenimi görmüş Osman Hamdi Bey'in, II. Abdülhamit tarafından Sanayi-i Nefise Mektebi Müdürlüğü'ne tayin edilmesiyle resmen kurulmuştur
Ali Kuşçu: Asıl adı Ali Bin Muhammed Türk gökbilimci, matematikçi ve dilbilimcidir.
Piri reis: Asıl adı Muhiddin Pirî’dir. Amcasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin hizmetine girerek 1499-1502 Osmanlı-Venedik Savaşı’nda bir savaş gemisinde kaptanlık yaptı. 1511′de amcasının ölümü üzerine Gelibolu’ya çekilerek Kitab-ı Bahriye (Denizcilik Kitabı) üzerinde çalıştı ve 1513′te bir dünya haritası çizdi.
Seydi Ali Reis: (1498 - 1562), Kaptan-ı Deryalık da yapmış olan Osmanlı denizcisi. Osmanlı Devleti'nin Büyük Okyanus rüyasını gerçekleştirmek için görevlendirilen denizci. Türk amirali, coğrafya ve matematik bilgini.

Matrakçı Nasuh: (1480 - 1564) Türk minyatürcü, tarihçi ve matematikçi. Asıl adı Nasuh B. Karagöz'dür.
Sabuncuoğlu Şerefeddin: (1385 - 1468) Osmanlı döneminde tıp alanında önemli eserler vermiş Türk hekim ve cerrah. İlk Türkçe cerrahi eserin sahibidir.

Uluc (Kilic) Ali Reis: 11 yaşında Barbaros Hayrettin Paşa tarafından İtalya'da esir edildikten sonra devşirme yoluyla müslüman olarak yetiştirildi. İlk adı Giovanni Dionigi Galeni olan Kılıç Ali Paşa müslüman olduktan sonra Uluç Ali adını aldı
Koca Murat Reis: Gençliği hakkında çok az şey bilinmektedir. Ancak Turgut Reis ve Piri Reis'in yanında bazı deniz seferlerine katıldığı ve 1534 yılında Barbaros’la birlikte İstanbul’a geldiği bilinmektedir. Barbaros’ın Kaptan’ı derya oluşundan sonra donanmada görev almıştir. 1565 yılında Turgut Reis’in Malta’daki ölümüne kadar genellikle Turgut Reis ile birlikte savaşmıştır.

Alfabeler: Türklere Ait Alfabeler iki Tanedir. 1) Orhun Alfabesi 2)Uygur Alfabesi

Türklerin Kullandığı Takvimler
* 12 Hayvanlı Türk  Takvim :   Türkler islamiyetten önce “12 Hayvanlı Türk Takvimi”ni kullanmışlardır. Güneş yılı esaslı olan bu takvim 12 yılda bir devreder ve her yıl bir hayvan adıyla anılırdı.

* Hicrî Takvim : Hicrî takvimin başlangıcı Hz. Muhammed’in (S.A.V.) Mekke’den Medine’ye hicret (göç) ettiği tarih olan 622’dir. H.Takvimde ayın dünya çevresinde 12 defa dönüşü esas alınmış ve bu tam dönüşe “ay yılı” denilmiştir. Bu takvim Hz. Ömer Döneminden itibaren oluşturulmuştur. Türkler islamiyeti kabul ettikten sonra bu takvimi kullanmaya başlamışlardır.

* Celali Takvim : Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın isteği ile Nizamülmülk tarafından Ömer Hayyam’ın başkanlığında bir komisyona hazırlatılmıştır. Güneş yılı esasına göre düzenlenmiştir. Celâli takvim Melikşah’ın ölümünden sonra terk edilmiştir.

* Rumi Takvim: Osmanlı Devletinde kullanılan ”Rumî Takvim” güneş yılını esas almış ve “Mali Takvim” diye de adlandırılmıştır. Bu takvim yalnızca Maliye alanında kullanılmıştır.

* Miladi Takvim :   Milat doğum demektir. Bu takvimde Hz. isa’nın doğumu başlangıç olarak kabul edildiği için takvime “Miladi Takvim” denilmiştir. Milâdi takvimde dünyanın güneş  etrafında bir defa dönüşü esas alınmıştır. Ülkemizde 1926 yılından itibaren “Miladi Takvim” kullanılmaya başlanılmıştır.

Gazneliler: Kuzey Hindistan'a Müslümanlığı götüren ve bu bölgeyi Türk hâkimiyetine alan Gazneli Mahmut "Sultan" ünvanını kullanan ilk hükümdardır.

Beylikler Dönemi

Not:
Eretna beyliği hariç diğerlerinin genelde resmi dilleri Türkçedir.

Paktlar ve Cemiyetler
Milletler Cemiyeti (1932):
-Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam) I.Dünya Savaşı sonrasında Wilson İlkeleri gereğince Dünya'da kalıcı barışı sağlamak amacıyla ABD'nin öncülüğünde kuruldu. (1920)
-Milletler Cemiyeti'nde 1924'ten itibaren İngiltere'nin etkinliği arttı.
-1930'ların başında Almanya'nın Versailles (Versay) Antlaşmasına aykırı olarak silahlanmaya başlaması ve tehlike yaratması giderek dünyada işbirliği ihtiyacını doğurdu.
-1932 Haziranında Türkiye M. Cemiyeti’ne davet edildi 18 Temmuz 1932'de ise M. Cemiyeti'nin üyesi oldu.





Balkan Antantı (1934) :
-Güçlenen Almanya ve İtalya'nın dünya barışını tehdit eden yayılmacı emelleri ve silahlanmaları Antant 'ın kurulmasının en önemli nedenidir.
-Türkiye'nin öncülüğünde kuruldu.
-9 Şubat 1934'te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında kuruldu.
-Bulgaristan Antant 'a katılmadı.
1937 'de Yugoslavya'nın ayrılması ve kısa bir süre sonra II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla ortadan kalktı
-Türkiye bu Antant ile Batı sınırlarını güvence al tına almaya çalıştı.

Akdeniz Paktı (1936) :
II. Dünya Savaşı öncesi dönemde İtalya'nın Akdeniz'de oluşturduğu tehdit karşısında İngiltere ile Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında herhangi bir saldırı durumunda karşılıklı askeri yardımlaşma sözlerine dayalı güvenceler sistemi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936):
a) İtalya'nın Habeşistan'a sığınması
b) Japonya’nın Milletler Cemiyeti'nden ayrılması.
c ) Almanya 'da Nazilerin iktidara gelmesi.
-Boğazların denetiminin Türkiye'ye verilmesini zorunlu kılıyordu.
-Türkiye'nin başvurusu sonucu Lozan Antlaşmasını imzalayan devletler 10 Nisan 1936'da Montrö'de toplandı. Görüşmeler sonunda 20 Temmuz 1936'da Montrö Sözleşmesi imzalandı.
Sözleşmeye göre;
a)Boğazlar Komisyonu kaldırılıp yetkileri Türkiye'ye verildi.
b) Türkiye'ye Boğazları silahlandırma yetkisi verildi.
c) Ticaret gemilerine geçiş serbestliği tanınırken savaş gemilerine kısıtlama getiriliyordu.
-Sözleşme ile Boğazlardaki egemenlik hakkı Türkiye'ye bırakıldı.

Sadabat Paktı (1937) :
-Habeşistan'ı işgal eden İtalya'nın Ortadoğu'ya doğru genişleme*sidir
-9 Temmuz 1937 'de Türkiye 'nin öncülüğünde Türkiye-İran-Irak ve Afganistan tarafından kuruldu.
-Türkiye Pakt ile Doğu ve Güneydoğu sınırlarını güvenceye aldı.

Birleşmiş Milletler (1945) :
II. Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan olum­suz havayı dağıtmak dünya barışının, güven­liğini korumak ve uluslar arasındaki ekono­mik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluştur­mak amacıyla Milletler Cemiyeti'nin yerine 24 Ekim 1945'te kurulmuştur.
Not: Milletler Cemiyeti, II. Dünya Savaşı'nı durduramadığı için feshedilmiştir,
Birleşmiş Milletler (BM) teşkilatının genel merkezi New York'tadır.
Kuzey Atlantik Paktı(NATO) (1952):
II. Dünya Savaşı sonrası oluşan politik ayrımda 4 Nisan 1949‘da Washington Antlaşması ile kurulan NATO bir kolektif savunma örgütü olarak bilinmektedir.
Üye ülkeler, ortak savunma için yeteneklerini geliştirmeye, herhangi bir üyenin toprak bütünlüğü, siyasî bağımsızlık ve güvenliği tehlikede olduğunda bir araya gelmeyi ve herhangi birine saldırıldığında bu saldırıya hepsine karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir.
Türkiye ve Yunanistan 1952 yılında eş zamanlı olarak NATO’ya kabul edilmiştir.
SSCB ve Doğu Bloğu’nun dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle varlığı ve amaçları tartışma konusu olan NATO, kendine yeni hedefler ve görev sahaları edinmiştir. Genel Sekreter: Andres Fogh Rasmussen
Merkezi: Brüksel – Belçika
Üyeleri: Arnavutluk,  Belçika, Bulgaristan, Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, İspanya, Türkiye, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri

NOT: Türkiye Tarihinde Rejime karşı yapılan ayaklanmalar Şeyh Sait ve Menemen dir.
Şerr-i Hukuk: Kaynağını İslamdan alır  uygulayıcısı Kadı dır.
Örfi Hukuk: Kaynağını gelenek, görenek ve Sultandan alır  uygulayıcısı Emir-i Dad (Adalet Bakanı) dır. Divan-ı Mezalim ile Karıştırmayalım bu Ağır Suç Mahkemesidir.

Kısa bir Kodlama 193 BMV 0347 yani
1930 – Kadınlara Belediye seçimlerine girme hakkı.
1933 – Kadınlara Muhtar olma hakkı.
1934 –Kadınların Vekil seçme seçilebilme hakkı.
1937 – Atatürk İlke ve İnkilaplarının Hepsinin Anayasaya Girmesi

İzmir İktisat Kongresi  - I. İktisat Kongresi  (17 Şubat 1923)
Mustafa Kemal siyasi zaferlerin ancak iktisadi başarılarla desteklenirse ayakta kalabileceğini biliyordu. Ekonomik kalkınma için ortak amaçlar belirlemek ve bu amaçları gerçekleştirecek yöntemleri araştırmak amacıyla, İzmir’de bir İktisat Kongresi’nin toplanması kararlaştırıldı.
İzmir İktisat Kongresi’nde Alınan Kararlar:
ü Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir.
ü El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir.
ü Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır.
ü Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır.
ü Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir.
ü Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır.
ü Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
ü Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır.
ü İş erbabına amele değil, işçi denmelidir.
ü Sendika hakkı tanınmalıdır.
Kongrede alınan en önemli karar, ekonomik bağımsızlığı sağlamak olmuştur (Misak-ı İktisadi). İzmir İktisat Kongresi ile Türk tarihinde ilk kez planlı ekonomiye geçiş sağlanmıştır.
Atatürk zamanında kurulan kurum ve kuruluşların adları, tarihleri ve kuruluş amaçları hakkında bilgi.

Anadolu Ajansı: Atatürk tarafından 6 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan Anadolu Ajansı’nın o yıllardaki görevi, Milli Mücadele davasını tüm dünyaya ve yurda duyurmak ve yaymaktı.
Ankara Hukuk Fakültesi: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin temelleri zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimiyle kurulan ve 5 Kasım 1925’te Kemal Atatürk tarafından törenle açılmış olan ‘Ankara Adliye Hukuk Mektebine’ kadar uzanır.
Atatürk Orman Çiftliği:. Atatürk, çiftlik kurma kararını gerçekleştirmek üzere 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırtarak. Gazi Orman Çiftliği adıyla başlatılan proje çalışmaları neticesinde bozkırın tam ortasında yemyeşil bir hayat başlar
Bursa Merinos Halı Fabrikası: 2 Şubat 1938’de Atatürk tarafından törenle açılmıştır. Ekonomik kalkınmayı hızlandıran ilk hamlelerden birisidir. Amacı ülke ekonomisine katkıda bulunmak ve iş sahası oluşturmaktır.
Çocuk Esirgeme Kurumu: Eski adıyla Himaye-i Eftal Cemiyeti olan Çocuk Esirgeme Kurumu Atatürk’ün öncülüğünde kurulmuştur
Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü: Demiryollarının yapımı ve işletmesi için kurulan ve Nafıa Vekaleti’ne bağlı olarak çalışan müdürlükler 1927’de birleştirilerek Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi olarak kuruldu
Devlet Hava Yolları: İlk ulusal hava yolu şirketimiz olan Devlet Hava Yolları milli müdafaa vekaleti bünyesinde 20 mayıs 1933 yılında kurulmuş, 1935 yılında nafia vekaletine bağlanmıştır.
Devlet İstatistik Enstitüsü: 1926 yılında kurulan “Merkezi İstatistik Dairesi” 1930 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüş, 1930 yılında  “İstatistik Umum Müdürlüğü” adını almıştır.
Elektrik İşleri Etüt İdaresi: Kamu İktisadi Teşebbüs’ü niteliğinde bir kurum olarak 24 Haziran 1935’te kuruldu.
Etibank: Türkiye’de maden, enerji ve bankacılık alanlarında faaliyet gösteren İktisadi Devlet Teşekkülü olarak 2 Haziran 1935 tarihinde kuruldu.

Halkevleri: Halkın eğitimine ve kültürel gelişmesine yardımcı olmak üzere 19 Şubat 1932’de kuruldu. Halkevleri’nin kuruluş amacını şöyle açıkladı: “Gençlik, gelişen ve yetiştiren bir çalışmanın içinde yaşatılmalıdır. Millet, şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven, ideale bağlı bir halk kitlesi halinde teşkilatlandırılmalıdır. En kuvvetli ders vasıtalarına yetişkin muallim olduklarına malik olmak kafi değildir. Halkı yetiştirmek, halkı bir kitle haline getirmek için ayrıca bir milli halk mesaisinin tanzimini ihmal etmemeliyiz”
Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA): Amacı, yeraltı zenginliklerini arayıp çıkarmak, bunlardan işletilmekte olanları daha verimli duruma getirmek, bu alanda inceleme ve araştırma yapmak, faaliyet konusuyla ilgili elemanları yetiştirmek olan Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) 1935 yılında kuruldu.
Merkez Bankası: 1925’te süresi dolacak Osmanlı Bankası’nın imtiyazı 1935’e değin uzatılmakla birlikte, yeni anlaşmada hükümetin banknot çıkaracak bir merkez bankası kurabilmesi için kapı açık bırakıldı. Haziran 1930’da kabul edilen bir yasayla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Ekim 1931’de 15 Milyon sermaye ile karma bir anonim şirket olarak kuruldu. Ocak 1932’de çalışmaya başladı.
Merkez Hıfzısıha Enstitüsü: Türkiye’de koruyucu hekimliğin gerektirdiği tahlil, kontrol, üretim ve araştırma görevlerini yürütmek üzere, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına bağlı olarak 27 Haziran da kuruldu.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı: Koruyucu ve tedavi edici hekimlik hizmetlerini düzenlemek, sosyal yardım çalışmalarını yürütmek, serbest hekimlik ve eczacılık faaliyetlerini denetlemek amacı ile kurulan Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti adı altında 1920 yılında kuruldu.
Sanayi ve Maadin Bankası: Cumhuriyetin, ilk yıllarında benimsenen liberal ekonomi politikası doğrultusunda, 1925 yılında kuruldu
Sümerbank: Sanayi Bakanlığı’na bağlı, İktisadi Devlet Teşekkülü olarak 1933 yılında kuruldu. O dönem verimlilik ve karlılık ilkelerini göz önünde tutarak, imalat sanayi kurdu. İşletmecilik, sınai mamullerini pazarlama, bankacılık işleriyle meşgul oldu.
Türk Dil Kurumu: 12 Temmuz 1932’de kuruldu.
Türk Kuşu: Türk Kuşu, 1935 yılından beri Atatürk’ün Türk sporundaki en büyük yadigârı olan havacılık sporu yolundaki çalışmalarını sürdürmekte, planörcülük ve havacılığın yanı sıra paraşütçülük alanında da faaliyetlerine devam etmektedir.
Türk Tarih Kurumu: Atatürk’ün direktifleriyle, 16 üye tarafından, 15 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti” adı altında kurulan Kurum’un adı 3 Ekim 1935’te Türk Tarih Kurumu’na çevrildi.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası: Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’nın temelini 1863’te tarımsal kredileri düzenleme girişimlerine başlayan Niş Valisi Mithat Paşa attı. 1888’de merkezi İstanbul’da bulunan 10 milyon Osmanlı lirası sermayeli Ziraat Bankası’na dönüştürüldü. 1926’da bankanın adına Türkiye sözcüğünü eklendi.
Türkiye Şeker Fabrikaları: Uşak’ta Nuri Şeker’in öncülüğünde başlayan faaliyetler sonucunda 17.12.1926’da açılmıştır.
Türkiye İş Bankası: 26 Ağustos 1924 tarihinde Atatürk tarafından kuruldu. Kuruluşunun ilk yıllarındaki iktisadi şartlara uygun olarak, daha çok kalkınma ve yatırım, bankacılık yönü ağır bastı. Türkiye İş Bankası, ülkenin iktisadi kalkınması ve sanayileşmesinde önemli rol oynadı. Ülkenin iktisadi kalkınması ve sanayileşmesi adına birçok yatırımlara imza attı. İş Bankası tasarrufu teşvik amacıyla, ikramiye ve kumbara sistemini ilk defa uygulayan, seyahat çeklerini ülkeye ilk getiren banka oldu. Sigortacılık alanında öncülük yaptı.
Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü: Amacı, zirai alanda çalışmak üzere, teknisyen seviyesinde eleman yetiştirmek, çeşitli bölgelerin zirai yapılarını ve özellikleri hakkında incelemeler yapmak olan, Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak kurulmuş meslek okulları.
Atatürk’ün Kurduğu Tüm Kuruluşların Listesi
    Anadolu Ajansı - Ankara Hukuk Fakültesi - Ankara Orman Çiftliği - Bursa Merinos Halı Fabrikası - Cumhuriyet Halk Partisi - Çocuk Esirgeme Kurumu - Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü - Devlet Hava Yolları - Devlet İstatistik Enstitüsü - Elektrik İşleri Etüt İdaresi - Etibank - Halkevleri - Maden Tetkik Arama Enstitüsü - Bankası - Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı - Sanayi ve Maadin Bankası - Sümerbank - Türk Dil Kurumu - Türk Tarih Kurumu - Türkiye Şeker Fabrikaları - Uluslararası İzmir Fuarı - Türkiye İş Bankası - Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü.

1926 Ankara Antlaşması: Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.
1924'te başlayan Türk-İngiliz görüşmelerinden bir sonuç alınamadı. Bu dönemde çıkan Şeyh Sait İsyanı da Türk tarafını uğraştırmış ve Musul konusunda zor durumda bırakmıştı konu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. 5 Haziran 1926'da Ankara Antlaşması imzalandı.
Maddeleri:
    àMusul Irak'a ait olacak.
    àIrak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verilecek.
    àTürkiye bu parayı nakit almıştır.
    àHakkâri sınırında Türkiye lehine düzeltme yapılacaktı.

Burak (Barak) Reis ünlü Türk denizcisi: 1488’de Osmanlıların Mısır Memlûkları ile yaptıkları deniz seferine kadırga reisi olarak katıldı.
Cizye Vergisi: Osmanlı İmparatorluğu'nda Hıristiyan tebaadan ve Hıristiyan memleketlerinden himaye karşılığında alınan baş vergisidir. Askerlik yapmaya elverişli gayrimüslim halktan alınan bir vergidir.
Haraç: Osmanlı Devleti'nde daha ziyade gayr-i Müslim halkı ilgilendiren vergilerden biridir.
Aşar (öşür) vergisi; Osmanlı döneminde köylülerden, ürettikleri tarım ürünleri için %10 oranında alınan vergi. Müslümanlardan alınırdı.
Medeni Kanunun Kabulünün Sonuçları:
* Resmi nikâh zorunlu hale getirilmiştir. Böylece evlilik devlet kontrolü altına alınmıştır.
* Tek eşle evlilik zorunluluğu getirilerek Türk ailesi modern bir yapıya kavuşturulmuştur.
* Mirasta kız ve erkek çocukların eşit pay almaları sağlanmıştır.
* Boşanma hakkı düzenlenmiş ve kadınlara da bu konuda haklar tanınmıştır.
* Kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanınmıştır. Böylece kadın ve erkekler arasında ekonomik ve sosyal alanlarda eşitlik sağlanmıştır.


* Toplumsal hayatın çağdaş kurallara göre düzenlenmesinin sağlanması Türkiye’de yaşayan gayrimüslim halkı da etkilemiştir. Müslüman olmayan halk Lozan antlaşmasının kendilerine tanıdığı haklardan vazgeçerek Türk medeni kanununa uymak istemişlerdir. Bu istekleri kabul edilmiştir.
* Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona ermiştir.
* Türkiye’de hukuk birliği sağlanmıştır.
* Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygulanır hale gelmiştir.

Hukuk Alkanındaki diğer Düzenlemeler
àTürkiye Cumhuriyetine her alanda laik hukuk sistemini kazandırmak için diğer konularda da Avrupa’da uygulanmakta olan hukuk sistemleri incelenmiş ve Türkiye için uygun olanlar belirlenerek düzenlendikten sonra Türk hukuk sistemine kazandırılmıştır.
Böylece;
* İsviçre’den Borçlar Kanunu 8 Mayıs 1928’de
* Almanya’dan Ticaret kanun 10 Mayıs 1928’de
* İtalya’dan Ceza kanunu 1 Temmuz 1928’de alınarak uygulanmaya başlanmıştır.
àTürk kadını Medeni kanunun kabulüyle ekonomik sosyal ve hukuksal alanlarda erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur.  Ancak siyasi ve demokratik alanda kadın-erkek eşitliğinin oluşması TBMM’nin daha sonra kabul ettiği farklı yasalarla gerçekleşmiştir.

Razgrad Olayları: 20 Nisan 1933'te Bulgaristan'ın Razgrad şehrindeki Türk mezarlığının bir grup Bulgar tarafından yerle bir edilmesiyle başlayan ve devam eden süreçtir
Vagon-Li Olayı: 1933 yılında Vagon-Li Şirketi'nin müdürünün Türkçe konuşan memuruna şirketin resmi dilinin Fransızca olduğunu bildirilerek, para ve işten uzaklaştırma cezaları vermesiyle başlamış olaylardır.
Bursa Olayı: Türkçe ezan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu dönemde Arapça orijinali yerine, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile ezan'ın Türkçe okunmasıdır.


Bedesten: Osmanlıda, kumaş, mücevher ve çeşitli kıymetli eşyaların alım satımının yapıldığı, eşit büyüklükte kubbelerle örtülü, bir çeşit kapalı çarşı olup Bedestenler zamanlarında önemli birer iktisadi kuruluştu. O devirde, günümüzdeki banka ve borsaların görevini de görürdü.
İmaret veya imarethane: Osmanlı Devleti döneminde yoksullara yardım amacıyla oluşturulan hayır kurumları. Başlangıçta imaretlerde; şehir dışından gelenlere, yolculara, yoksul ve düşkünlere yiyecek, sağlık ve giyecek yardımı yapılırdı. Sonraları ise imaretler sadece yemek verilen yerlere dönüşmüşlerdir.

Bilecik Görüşmeleri: Bilecik Görüşmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin toplanmasından sonra, İstanbul Hükümeti´nin Ankara Hükümeti´yle yaptığı ilk resmî görüşmedir 5 Aralık 1920 tarihinde yapılmıştır. Görüşme sonunda İstanbul heyetine dönüş izni vermeyen Mustafa Kemal, Ankara’ya götürerek ülkenin kurtuluşu için daha etkili çalışmalar yapmak için geldiklerini açıkladı. Ama heyet üyeleri Ankara’da kalmak istemediklerinden, İstanbul hükümetinde yeni­den görev almama sözü verdikten sonra dönmelerine izin verildi.
Not:Amasya görüşmesi Temsil Heyeti ile İstanbul Hükümetinin, Bilecik Görüşmesi de İstanbul Hükümeti´nin Ankara Hükümeti´yle yaptığı ilk resmî görüşmedir.

İkinci Cenevre Deniz Hukuku Konferansı: 1932 yılında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenmiş olan ve donanmalara silah sınırlaması getirilmesini öngören konferans. Konferans, silahsızlanmayı temel alan öncülü Cenevre Deniz Hukuku Konferansı'ndan (1927) tümüyle ayrı bir nitelik taşımaktadır. Birincisi 1928 de yapılmıştır.

Nasturi Ayaklanması: (7 Ağustos-26 Eylül 1924) Güneydoğu Anadolu'da Süryanilerin bağımsızlık için başlattığı isyan hareketi. İsyan İngiltere'nin kışkırtması ile başlamış ve İngiliz uçakları asilere yardım amacıyla Türk mevzilerine saldırmıştır.[1]  Nasturiler, I.Dünya Savaşı'na girildiğinde Osmanlı'ya karşı cephe almışlardı. İçlerinden büyük kısmı Ruslara sığınmış ve İran'ın Hoy, Urmiye bölgesine yerleştirilmişlerdi. Rus ordusu da bölgenden çekilince zaman zaman Türk kuvvetleriyle çarpışmışlardı.

Kanunname-i Ali Osman: Fatih Kanunnamesi olarak anılan bu düzenlemede, tahta çıkan şehzadenin, erkek kardeşlerini öldürtmesine yasallık kazandırmasıdır. Kanunnamedeki diğer düzenlemeler; Tımarlı sipahilerin hak ve sorumluluklarından pazar düzenine, kılık kıyafet zorunluluklarına kadar birçok alandaki değişiklikleri kapsıyordu. Yeni fethedilen ülkeler ve bölgeler için de o bölgeye ait yeni kanunnameler hazırlanıyordu. Bölge kanunnameleri birbirinde oldukça farklıydı. Bu nedenle ülke içinde yer değiştiren yükümlü, yerleştiği yerin kanunnamesinin yükümlülüğüne girer, eski yükümlülüğünden kurtulurdu. Ayrıca Müslümanlar ve gayri Müslimler için de kanunnamelerde farklı düzenlemeler vardı.

Teokrasi: Dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan terim. Daha doğru bir anlatımla, dini otorite organlarının siyasi otorite organları yerine devlet idaresini elde tuttuğu devlet biçimidir.
Monarşi: bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır.
Mutlakiyet: tek bir kişinin veya bir zümrenin yönetimine dayalı yönetim şekillerine verilen genel ad.
Oligarşi: sadece belirli bir grubun bir ülkeyi yönetmesiyle ortaya çıkan yönetim biçimidir.
Otokrasi: monarşinin bir çeşididir. Yönetici, bütün siyasî yetkileri tek başında elinde bulundurur. Fakat monarşinin aksine yönetim miras yoluyla kalmamış kişi tarafından ele geçirilmiştir.








Son Güncelleme     :           22 Şubat 2014
Hazırlayan               :           EMRE ÖZKUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder